Meme kanseri, geçmişte kadınlar için hem sağlık hem de beden bütünlüğü açısından korkutucu bir hastalık olarak görülürken, günümüzde durum çok daha olumlu bir hal aldı. Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahı Op. Dr. Kemal Raşa, “Artık meme kanseri tanısı alan hastaların en az yüzde 90’ında meme koruyucu cerrahi uyguluyoruz. Yani tüm memeyi almak yerine, sadece tümörlü bölgeyi çevresindeki sağlıklı dokuya zarar vermeden çıkararak tedavi ediyoruz” dedi.
Dr. Raşa, memenin küçük ve tümörün büyük olduğu durumlarda memenin tamamının alınmasının gerekebileceğini belirtti. Ayrıca, BRCA1 veya BRCA2 gibi genetik mutasyonların tespit edildiği yüksek riskli hastalarda önleyici amaçla bir veya her iki memenin alınmasının tercih edilebileceğini söyledi. Bu istisnalar dışında, öncelik sistemik ilaç tedavisiyle tümörü küçültüp memeyi korumak. “1970-80’lerdeki 'meme kanseri = memenin alınması' anlayışı artık tamamen değişti” diye ekledi.
Ameliyat sonrası estetik görünüm için hastanın kendi dokusu kullanılıyor
Raşa, ameliyat sonrası memede şekil bozukluğunun nadir olduğunu vurguladı: “Kitle çıkarıldıktan sonra, hastanın kendi dokusunu kullanarak farklı kaydırma ve şekillendirme teknikleriyle memeye doğal formunu kazandırıyoruz. Meme koruyucu cerrahilerde genellikle hastanede bir gece yatış yeterli oluyor. Memenin tamamının çıkarıldığı ve rekonstrüksiyon yapılan hastalarda ise yatış süresi 2-3 gün arasında değişiyor.”
Tedavide multidisipliner yaklaşım başarıyı artırıyor
Meme kanserinin çok katmanlı bir hastalık olduğunu belirten Raşa, “Son 15-20 yılda tedavi başarısındaki en büyük gelişme multidisipliner yaklaşımdır. Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi gibi tedaviler uyum içinde uygulandığında sonuçlar çok daha iyi oluyor. Ayrıca tedaviyi tümörün özelliklerine, hastanın yaşına ve bireysel ihtiyaçlarına göre kişiselleştiriyoruz. Böylece hastalarımıza özel, kapsamlı bir tedavi planı sunuyoruz” dedi.
Ameliyat sonrası kalıcı hareket kısıtlılığı nadir görülüyor
Lenf bezlerinin geniş kapsamlı temizlendiği durumlarda sinirlerin etkilenebileceğini ve bunun kol veya omuz hareketlerinde kısıtlılığa yol açabileceğini söyleyen Raşa, “Ancak ameliyattan hemen sonra hastanın aktif olarak kol hareketlerine başlamasıyla bu risk önemli ölçüde azalıyor. Bu sayede kalıcı hareket kısıtlılığı çok nadir görülüyor” ifadelerini kullandı.
Psikolojik destek tedavi sürecinde büyük önem taşıyor
Memenin kadınların cinsel kimliğinde önemli bir yer tuttuğunu belirten Raşa, “Cerrahi ister koruyucu ister mastektomi şeklinde olsun, psikolojik etkileri kaçınılmazdır. Bu nedenle tedavi öncesi tüm hastalarımıza psikolog görüşmesi öneriyoruz. Psikologlarımız, hastaların psikolojik zorluklarla baş etmelerine ve beden algısındaki değişikliklere uyum sağlamalarına destek oluyor. Ayrıca hasta destek grupları da sürece olumlu katkı sağlıyor” dedi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
 
                                 
                                 
                                 
                                 
                                