Üsküdar Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hadiye Yılmaz Odabaşı, Cumhuriyetimizin 102. yılı dolayısıyla önemli değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Odabaşı, Cumhuriyet’in en büyük kazanımının, inanç, cinsiyet veya köken ayrımı gözetmeksizin halka eşit yurttaşlık bilincini kazandırması olduğunu belirtti. "Yurttaşlık bilinci, hangi toplumsal kimliklere sahip olursak olalım, hepimizin eşit haklara sahip bireyler olduğumuzun farkında olmaktır. Bu eşitlik anlayışı, Cumhuriyet’in ilanıyla toplumsal düzeyde yerleşmiştir. Cumhuriyet sadece bir yönetim biçimi değişikliği değil, halkın kendi kaderini tayin etme cesaretini kazandığı tarihsel bir dönüm noktasıdır" dedi.

Prof. Dr. Odabaşı, Cumhuriyet’in kuruluşunun Türkiye tarihindeki en büyük toplumsal kırılmalardan biri olduğunu ifade ederek, "Bu süreç sadece monarşiden cumhuriyete geçiş değil, toplumun yapısal temellerinin yeniden inşasıdır. Osmanlı döneminde siyasal aidiyet hanedana ve dine dayanırken, Cumhuriyet ile hakimiyet kayıtsız şartsız millete ait olmuştur. Bu, birey-devlet ilişkilerinde köklü bir paradigma değişimini beraberinde getirmiştir" şeklinde konuştu.

Toplumsal dönüşümün her kesime aynı oranda yansımadığını belirten Odabaşı, "Cumhuriyet fikri özellikle kentli, eğitimli ve devletle yakın temas halinde olan kesimlerde güçlü karşılık bulmuştur. Geleneksel yaşam biçimleri ve dini-kültürel referanslar bazı kesimlerde bu fikrin benimsenmesini zorlaştırmıştır. Ancak halk egemenliği, eşit yurttaşlık ve hukukun üstünlüğü gibi temel ilkeler geniş kabul görmektedir" dedi.

Osmanlı’nın geleneksel yapısından kopuşun kolay olmadığını vurgulayan Odabaşı, "Din ile devlet işlerinin ayrılması, 600 yıllık alışkanlıkları olan halk için uzun ve hassas bir süreç olmuştur. Geleneksel otoritenin zayıflaması ve dinin kamusal alandaki rolünün sınırlandırılması, alışılmış toplumsal düzenin güvenlik kurumlarının zayıflamasına yol açmıştır. Bu durum, geleneksel bağlılığı yüksek kesimlerde güven ve aidiyet duygularında kırılmalara neden olmuştur" ifadelerini kullandı.

Toplumsal değişimlerin, özellikle kadın hakları, kıyafet ve dil inkılabı gibi alanlarda hızlı gerçekleşmesinin bazı kesimlerde direnç oluşturduğunu belirten Odabaşı, "Yenilik karşısında bilinen eskiyi tercih etme eğilimi güçlüdür. Yeni rejimin birey-vatandaş kimliğini içselleştirmek de zordur çünkü yeni kimlik tanıdık değildir. Sonuçta Cumhuriyet Türkiye’de birleştirici bir çerçeve sunmuş ancak tüm kesimlerce aynı oranda benimsenmemiştir" dedi.

Geleceğe yönelik önerilerde bulunan Prof. Dr. Odabaşı, "Geçmişteki çatışmalar yerine geleceğe odaklanmalıyız. Cumhuriyet’in ilanıyla başlayan ulusal kimlik inşası artık farklı dinamiklerle ilerliyor. Tüm kesimlerin birlik ve dayanışmasıyla vatanımızı daha güvenli ve refah içinde bir yuva haline getirebiliriz. Katılımcı ve kapsayıcı eğitim politikaları, toplumun farklı kesimleriyle iş birliği, halk odaklı farkındalık çalışmaları ve sosyal-ekonomik eşitliği güçlendiren adımlar atmalıyız. Böylece 21. yüzyılda Cumhuriyet’in kazanımlarını vatandaşlık ve yurttaşlık değerleri temelinde toplumu birleştirecek şekilde yeniden yapılandırabiliriz" diye konuştu.

Kaynak: Beyaz Haber Ajansı (BYZHA)