Organ bağışı, bir insandan diğerine uzanan en değerli yaşam mirasıdır ve her bağış birçok kişiye yeni bir hayat sunar. Sağlık Bakanlığı’nın 2025 verilerine göre Türkiye’de 25 bin 245 kişi böbrek, 2 bin 650 kişi karaciğer, 1.477 kişi ise kalp nakli için beklemektedir. Diğer organlar da dahil edildiğinde, 30 binden fazla hastanın organ nakli için umutla beklediği görülmektedir. Ancak geçen yıl Türkiye’de gerçekleşen 2 bin 79 beyin ölümünün yalnızca %17’si organ bağışı ile sonuçlanmıştır. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Merkezi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, organ nakli bekleme listesindeki hasta sayısının her yıl arttığını ve bazı hastaların bu süreçte hayatını kaybettiğini belirterek, “Karaciğer, böbrek ve kalp gibi hayati organların son dönem yetmezliğinde organ nakli tek tedavi seçeneğidir. Özellikle kalp nakli bekleyen hastaların canlı vericisi olmaması nedeniyle organ bağışı onlar için hayati önem taşır. Türkiye’de binlerce hasta için organ bağışı tek yaşam umududur. Her bağış, birçok kişiye yaşam şansı verir” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Karakayalı, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası kapsamında toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğine vurgu yaparak önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Türkiye, Organ Naklinde Dünya Standartlarında

Türkiye’de erişkin ve çocuk hastalarda yapılan organ nakillerinde sağ kalım oranları %90’ın üzerindedir. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, bu yüksek başarı sayesinde her yıl çok sayıda yabancı hastanın karaciğer veya böbrek nakli için Türkiye’yi tercih ettiğini belirtti. Yurt dışından gelen hastaların önemli bir kısmının zorlu vakalar olduğunu ve Türkiye’nin bu başarılarıyla dünyada organ naklinde öncü ülkeler arasında yer aldığını söyledi. Ayrıca, birçok yabancı hekim ve cerrahın da organ nakli tekniklerini öğrenmek için Türkiye’ye geldiğini ifade etti.

Kadavradan Organ Bağışını Artırmak Öncelik

Bir milyon nüfus başına düşen organ bağışı sayısını gösteren pmp değerleri İspanya’da 47, Fransa’da 26, İtalya’da 25 iken Türkiye’de bu oran sadece 3.6’dır. Batı ülkelerinde organ nakillerinin yaklaşık %80’i kadavradan yapılırken, Türkiye’de bu oran %15-20 civarındadır ve nakillerin büyük çoğunluğu canlı vericilerden gerçekleşmektedir. Prof. Dr. Karakayalı, kadavra bağışının artırılmasının yaşamsal önem taşıdığını belirterek, “Kadavra bağış oranları bir ülkenin toplum sağlığı duyarlılığının temel göstergesidir. Kalp gibi bazı organlar için canlı verici alternatifi olmadığından ve bekleme listelerindeki ölüm oranları göz önüne alındığında, bu duyarlılığın yaygınlaştırılması kritik önemdedir” dedi.

Organ Bağışıyla Hayat Verin

Organ bekleyen hastaların yaşama tutunabilmesi için organ bağışının şart olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karakayalı, bağış yapmak isteyen vatandaşların en yakın hastanenin organ nakli koordinatörlüğüne veya il sağlık müdürlüklerine başvurabileceğini, ayrıca bu ay itibarıyla organ bağışlarının e-Devlet üzerinden de kolayca yapılabileceğini açıkladı.

En Büyük Engel: Yanlış Bilinçler

Toplumda organ bağışı konusunda geleneksel inanışlar ve güvensizliklerin bağış oranlarını düşürdüğünü belirten Prof. Dr. Karakayalı, “Beyin ölümünün geri dönüşü olmadığı tıbben kesinleşmiştir. Beyin ölümü gerçekleşen kişi yaşamını yitirmiştir ve organlar sadece yoğun bakım desteğiyle kısa süre canlı tutulur. Nakil sırasında acı hissi söz konusu değildir” dedi. Ayrıca Türkiye’nin organ bağışı ve nakil süreçlerinde dünyada en güvenilir ülkelerden biri olduğunu, tüm işlemlerin Sağlık Bakanlığı gözetiminde ve ulusal koordinasyon sistemiyle yapıldığını, organların kötüye kullanılmasının mümkün olmadığını ifade etti.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı