Nilüfer’de Pancar: Müzik, Ritüel ve Lezzetin Buluşması
Nilüfer Belediyesi’nin yeni söyleşi serisi “Gastroetnomüzikolojik Kaynatmalar” başladı. İlk etkinlikte pancarın tarladan sofraya yolculuğu, kültürel ve sosyolojik yönleriyle ele alındı.
KÜLTÜR - SANAT - 20-10-2025 14:56
Nilüfer Belediyesi, yemek, müzik ve kültürü bir araya getiren “Gastroetnomüzikolojik Kaynatmalar” adlı yeni söyleşi serisini başlattı. Serinin ilk etkinliğinde, pancarın tarladan sofraya uzanan yolculuğu, müzik ve yemek kültürüyle harmanlanarak zengin bir anlatımla sunuldu. Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı’nın hazırlayıp sunduğu “Pancar Pezik Değil Mi?” başlıklı söyleşide, Doç. Dr. Erhan Akarçay konuk olarak yer aldı. Etkinlik, Pancar Deposu’nda gerçekleşirken, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in eşi Nuray Özdemir de katılımcılar arasındaydı.
Katılımcılar, etkinlik boyunca pancarla ilgili şarkılar dinleme ve çeşitli pancar yemeklerini tatma fırsatı buldu. Şeker pancarı, pancar pekmezi, pezik turşusu, pezik turşusu yemeği ve pancar kvassı gibi farklı lezzetler sunulurken, her tadımda farklı ezgiler ve hikayeler paylaşıldı.
Prof. Dr. Özlem Doğuş Varlı, gastroetnomüzikoloji kavramını açıklayarak yemek ve müzik arasındaki ilişkiye dair yeni bir bakış açısı sundu. Varlı, gastronomi uzmanlarının şölen yemeklerine odaklanırken şölenin içeriğine derinlemesine bakmadığını, etnomüzikologların ise hasat ritüellerinden söz ederken hasatın kendisine yeterince odaklanmadığını belirtti. Bir yemeğin ve ürünün varoluş sürecinde ses, müzik ve dansın nasıl iç içe geçtiğini göstermek istediklerini ifade eden Varlı, cenaze ve düğün gibi ritüellerde müziğin önemli olduğunu ancak genellikle unutulduğunu vurguladı. Türkiye’ye özgü anlatılar üzerinden bir veri tabanı oluşturmayı amaçladıklarını söyledi. Etkinliğin ilkini mekanın geçmişine atfen pancar üzerine gerçekleştirdiklerini ve ekim-kasım aylarının pancar hasadı dönemi olduğunu ekledi.
Doç. Dr. Erhan Akarçay ise modern kentlerde yaşayan bireylerin üretim süreçlerinden kopuşuna dikkat çekti. Bursa gibi hızlı dönüşen kentlerde yaşayanların tarımsal üretim koşullarından ve emek süreçlerinden uzaklaştığını belirten Akarçay, bunun büyük bir yabancılaşmaya yol açtığını ifade etti. Şeker fiyatlarının artışını tüketici olarak hissetsek de üretim koşulları ve çiftçilerin yaşadığı dönüşümlerden kopuk olduğumuzu söyledi. Ayrıca, etkinliğin yapıldığı Pancar Deposu’nun eskiden üretim ilişkileriyle tanımlanan bir mekan iken artık kültürel üretim alanına dönüştüğünü belirtti.
Akarçay, şekerin tarihsel yolculuğunu anlatarak, aristokratların erişebildiği değerli bir üründen günümüzde alt sınıfların temel kalori kaynağına dönüşümünü aktardı. Türkiye’de şeker pancarından şeker üretiminin Cumhuriyet’in sanayi politikalarıyla yakından bağlantılı olduğunu vurguladı. Alman teknolojisiyle kurulan fabrikaların sadece üretim merkezi değil, aynı zamanda okul ve hastane gibi yaşam kompleksleri oluşturduğunu söyledi. Eskişehir’de Şeker Mahallesi’nin varlığının, şeker fabrikasının kent yaşamında yarattığı kurumsal kültür ve dayanışmayı gösterdiğini belirtti. Pandemi döneminde kolonya üretimi için şeker fabrikalarının etil alkol sağlamasının bu tesislerin önemini ortaya koyduğunu ifade etti.
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında un, şeker ve dokumanın “üç beyaz” olarak sanayileşme politikalarının temelini oluşturduğunu hatırlatan Akarçay, nüfusun yüzde 85’inin kentlerde yaşamasına rağmen tarımın hala ülkenin önemli meselelerinden biri olduğunu vurguladı.
Söyleşinin sonunda katılımcıların soruları yanıtlandı ve Doç. Dr. Erhan Akarçay’a, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in eşi Nuray Özdemir tarafından günün anısına hediye takdim edildi.