Toplumda kanser hâlâ tek bir hastalık olarak algılansa da, her organın kanseri farklı seyrediyor ve tedavi başarıları değişiklik gösteriyor. Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Özgür Sarıca, meme kanserinde erken tanının başarı oranını neredeyse yüzde yüze çıkardığını belirtiyor. Küçük tümörlerde yakalanan meme kanserinde 100 hastadan 95’i 20 yıldan uzun süre yaşayabiliyor. Bu hastaların çoğunda meme korunabiliyor ve kemoterapiye gerek kalmayabiliyor. Bu nedenle düzenli taramaların aksatılmaması büyük önem taşıyor. Mamografi, MR’ın gösteremediği mikrokalsifikasyonları tespit edebildiği için erken tanıda vazgeçilmez bir yöntemdir.
Mamografi, tümör oluşmadan önce süt kanallarında biriken ve MR’ın fark edemediği çok küçük kireçlenmeleri ortaya çıkarır. Böylece kanser henüz başlamadan tespit edilebilir. Bu nedenle MR, mamografinin yerini alamaz. Doç. Dr. Sarıca, meme kanseri taramasında ultrason, mamografi ve MR’ın farklı avantajlar sunduğunu, birlikte kullanıldıklarında kanser tespit oranının belirgin şekilde arttığını söylüyor. Örneğin ultrason tek başına kullanıldığında dört-beş kanserden biri kaçabilirken, ultrason ve mamografi birlikte uygulandığında saptama oranı yüzde 80–85’e yükselir. Aynı yıl içinde MR da eklenirse bu oran yüzde 95’e kadar çıkar. Üç yöntemin birlikte kullanılması en güvenilir sonucu sağlar.
Yoğun meme dokusu olanlarda mamografi tek başına yeterli olmayabilir
Tarama yöntemleri ve sıklığı, yaş, meme yapısı ve kişisel risk faktörlerine göre değişir. Genel olarak 40 yaşından itibaren her kadının yılda bir kez mamografi yaptırması önerilir. Yüksek risk grubundakilere MR da eklenirken, yoğun meme dokusu olanlarda kontrastlı mamografi veya tomosentez tercih edilebilir. Tomosentez, memeyi farklı açılardan çok sayıda ince kesit halinde görüntüler ve bilgisayar tarafından üç boyutlu hale getirilir. Bu sayede yoğun meme dokusunun oluşturduğu üst üste binen görüntüler ayrıştırılır, küçük lezyonlar veya kitleler daha net seçilir.
Mamografiyle ilgili yaygın yanlışlar
Doç. Dr. Sarıca, meme implantı olan kadınların da güvenle mamografi yaptırabileceğini, implantın patlama riskinin olmadığını, olası hasarın zamanla silikon sızıntısı şeklinde gelişebileceğini belirtiyor. Radyasyon endişelerinin ise modern dijital mamografilerde oldukça azaldığını ifade ediyor.
Dijital mamografi daha az radyasyon ve yüksek görüntü kalitesi sunuyor
Dijital mamografi, klasik mamografinin geliştirilmiş bilgisayar destekli versiyonudur. Film yerine dijital ortamda görüntü alınması tanı doğruluğunu ve hasta konforunu artırır. Dijital mamografi daha az radyasyon içerir, görüntü kalitesi yüksektir ve çekim süresi kısadır. Ayrıca dijital arşivleme sayesinde önceki yılın görüntüleriyle karşılaştırma yapmak kolaylaşır; bu da en küçük değişikliklerin bile erken evre kanser habercisi olarak tespit edilmesini sağlar.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı